Bay Kemal’den Piro Kemal’e / Mezhebe Dokunmak

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Altılı Masa’nın dağılmaya sürükleyecek tartışmalar sonrasında Cumhurbaşkanı adaylığının açıklanmasının ardından sosyal medyada dikkat çeken bir furya başladı. 

Kılıçdaroğlu’nun adının geçtiği hemen her mesajın önünde veya sonunda bir sözcük görür olduk. Birbirinden coşkulu video editler, photoshop marifetleri ve Alevilik övgüleri. Son üç günde yüz binlerce mesajda artık Kemal’in önünde “Bay” kullanılmıyor, onun yerini alan sıfat: Piro!

Piro ne demek? Ne anlama geliyor?

Piro kelimesi Alevilikte kurucu ve lider anlamlarında kullanılıyor. Alevilikte bir kişiye saygı duyulduğunu göstermek için piro kelimesi tercih ediliyor. Piro, bir işin ehli olan yani o işin ‘piri’ olarak görülen kişilere hitap etmenin bir yolu. Piro kelimesi kullanılan kişiye karşı saygı içeriyor. 

Piro kelimesi Alevilikte büyük bir öneme ve yere sahip.

Pir kelimesinin TDK’ye göre anlamı ise tecrübeli kimse, kurucu ve yaşlı kimse. Pir kelimesi özellikle bir meslekte deneyim kazanmış tecrübeli kişileri işaret ediyor. Pir ayrıca bir işi çok iyi bir biçimde, hatasız yapmak için de kullanılır. Kelimenin kökeni ise Farsça.. 

Pir kelimesi aynı zamanda başka kelimelerle bir arada kullanılabilir. Bunlar;

Pir aşkına: Tam bir inançla, hiçbir karşılık beklemeden sevgiyle yapılan iş.

Pir ol: Var ol, çok yaşa anlamlarında kullanılır.

Piro Kemal’in Cumhurbaşkanlığı Türkiye’nin Kodlarına Aykırı mı?

Piro paylaşımlarının çevresinde yürüyen farklı tartışmalar var. Türkiye’nin Alevi vesayetine gireceğiyle ilgili kaygı bazı Sünni kesimlerin zihinlerini sarmış görünüyor. Bunu da iki gerekçeyle açıklamaya çalışıyorlar. Birincisi Türkiye’yi oluşturan gücün, nüfusun sünni olması ve Alevi Cumhurbaşkanı’nın toplumsal ayrışmaya neden olacağı üzerine. Hatta daha ileri gidip iç çatışmanın bile mümkün olacağı iddia ediliyor. Diğer gerekçe ise Türkiye’nin laiklikten uzaklaşıp mezhepçi bir görünüme bürünmesi ve bu doğrultuda baskıcı bir yönetime erişmesi. İkinci ihtimalin CHP gibi geçmişi olan ve ağırlıkla sosyal demokratlar tarafından desteklenen bir parti adayının buna zemin hazırlamasının zayıf olduğunu söyleyebiliriz. İlk iddianın veya gerekçenin sonucu olarak da daha önce bu sayfalarda dile getirilen bir olgu, Türkiye Cumhuriyeti’nin derin devlet kliklerinin hareket geçme olasılığının yaşam bulması gösteriliyor.

Kemal Kılıçdaroğlu gerçekten de mezhepçi ve Alevi vesayetiyle hareket eder mi? Bunun geçmişte gösterebileceğimiz bir emsali yok Türkiye için. Kılıçdaroğlu’nun 10 yıllık Genel Başkanlık sürecinde buna işaret edecek herhangi bir kararını da bilmiyoruz. Ancak bir iddia daha eklemek gerekir. CHP Genel Merkezi’nde Alevi ağırlıklı bir iş gücünün oluşturulduğu ve Alevi olmayanların parti binasında herhangi bir göreve getirilmediği söyleniyor. Bunu kanıtlamak için CHP’lilerle yaptığımız görüşmede Genel Başkan yardımcıları, kadın kolları, gençlik kolları yönetimlerindeki isimler tek tek belirtilerek etnik kimlikleri ve doğup büyüdükleri yerler de eklenerek bu iddianın gerçek dışı olduğu aktarıldı. 

Mezhep Vesayetinin Temeli

Sünnilerin korkularının bir temeli var mı? AK Parti ve çevresinde henüz Kılıçdaroğlu’nun mezhebi üzerinden bir kampanya başlatılmamış olmasına rağmen, ki başlatılması için bir neden de görünmüyor, Piro paylaşımlarının nereden, nasıl servis edildiği de merak konusu. Erdoğan’ın ve AK Parti’nin sosyal medya gücünün Alevilik odaklı bir Kılıçdaroğlu propagandası yapmalarını da düşük bir olasılık olarak görüyoruz. Nitekim böyle bir söylemin toplumsal ayrışmayı derinleştirmekle suçlanan AK Parti’ye hiçbir getirisi olmayacağını iktidar odakları da görebiliyordur. Ancak Kılıçdaroğlu’na karşı üstü kapalı bir şekilde, kulaktan kulağa ‘Sünniler Alevi adaya oy vermez’ mesajlarının da iletildiği iddia ediliyor. Seçim yarışında karşı kampanyalar yapılabilir ama bu kampanyaların mezhep üzerinden, utangaç da olsa, hayata geçirilmesi Anadolu coğrafyası için ne derece sağlıklı olacağını, sonucunun yaratacağı riski iyi düşünmek gerekir.

Kılıçdaroğlu’nun Dersimli, anne tarafından Ermeni ve Alevi olmasının yarattığı huzursuzluğun kaynağı nedir? Özellikle son 10 yılda yükselen Türk – İslamcı (Sünni) dalganın yönetim kademesindeki gücü yadsınamaz. Bunun FETÖ sonrası evrimleştiği de aşikâr. AK Parti – MHP ortaklığının Türklük ve Sünnilik terazisinde ağırlık yarıştırdığını da görebiliyoruz. Erdoğan’ın İslamcı yönünün Devlet Bahçeli tarafından Türklüğe yaklaştırarak daha sert bir hale getirmek istediği bir 7 yıl yaşadık. Zaman zaman Bahçeli’nin ırkçılığa varan açıklamaları Erdoğan kanadında sessizlikle karşılandı. AK Parti’nin Sünni – İslamcı damarı zaman zaman rahatsız olsa da MHP’nin daha sert durduğunu da belirtelim. Geldiğimiz noktada Türk – Sünni – İslamcılığının konsolide olabileceği bir yarış ve alanla karşı karşıyayız. İyi Parti’de tezahür eden rahatsızlık AK Parti, MHP, HÜDAPAR, BBP, Yeniden Refah, Saadet Partisi içindeki Haymana Grubu gibi sünni tabanı ağır basan bir geniş çevreye yayılmış durumda. Açıktan yürütülecek bir kara propagandanın, mezhepçi ve ırkçı yönü itibariyle ters tepeceğini düşünen siyasi iktidar, Cumhur İttifakı’nı duruşları itibariyle tartışma götürmeyen bir politik zeminde genişletiyor.

Mezhep Odaklı Bir Yönetime Karşı Olmak

Bunun, kuruluş ilkelerinde Laiklik olan bir ülkede talep olarak yüksek sesle dile getirilmesinden daha doğal bir şey olamaz. Din veya mezhep öncelikli bir siyasi partinin veya liderin devlet yönetiminde söz sahibi olması kabul edilemeyebilir. Sırf bu sebepten bile 15 Temmuz darbe girişimine karşı sert duruşu ‘Laiklik savunması’ olarak bile değerlendirebiliriz. Nitekim Fethullahçılığın askeri darbeyle ülke yönetimini ele geçirmesi, baştan sona din temelli bir grubun hâkimiyetine girmek demekti. 21 yıla yaklaşan AK Parti iktidarının ve yakın zamanda 14 Mayıs seçimleri için bir araya gelecek bileşenlerin siyasi ve dini zeminlerine bakınca Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığına Alevi olduğu için karşı çıkmaları anlaşılabilir. Geçen bu sürede dönemsel olarak ilişkileri yoğunlaşıp seyrekleşen AK Parti – Gülen cemaati ortaklığının 15 Temmuz’da nelere mal olduğunu hatırlayalım. Sütten ağzı yanan AK Parti’nin yeniden bir dini grupla hareket etmesinin önü, en azından devlet yönetimine ortak olacak kadar, teorik olarak da kapanmış durumda. İktidarın Alevi Cumhurbaşkanı istememesinin nedenlerinden biri de tam olarak bu. Bir mezhepçi grubun başka bir mezhebi yok sayma, üzerinde baskı kurma korkusu Cumhur İttifakı bileşenlerini tedirgin ediyor. Birkaç soru ile AK Parti’nin içinde bulunduğu kontrastın 14 Mayıs’ta onun elini zayıflattığını söyleyebiliriz. 

AK Parti’nin İsmailağa, Menzil gibi cemaatlerle yakın ilişkisi gelecekte dini ve mezhepçi bir tehdit oluşturmayacak mı? Bunun olmayacağı garantisini verebilirler mi?

AK Parti’nin organik bağ kurduğu cemaatlerin tamamının Sünni olması mezhepçi eleştirilerinin yönelmesine neden olmuyor mu?

AK Parti’de Alevi Cumhurbaşkanı karşıtlığının nedeninin Laiklik zedelenmesi olarak lanse edilmesi kendi yapısıyla tezat içermiyor mu?

AK Parti devletin Sünni kodlarına zarar gelmemesi için mi Kılıçdaroğlu’na karşı duruyor? Tek nedeni bu mudur?

Kılıçdaroğlu’nun Alevi olduğunu Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da meydanlarda dile getirdiğini anımsayarak, Erdoğan’ın bile isteye ve büyük bir hevesle de Kılıçdaroğlu’nun adaylığını talep etmesi nasıl açıklanıyor? AK Parti teşkilatlarının tamamında Kılıçdaroğlu’nun adaylığı kesinleşmeden önce kendisinin aday olması yönünde kampanya yürütmesinin altındaki neden nedir? (TBMM Genel Kurulu’nda Kemal Kılıçdaroğlu kürsüdeyken AK Parti saflarından milletvekillerinin ‘aday ol’ çağrısını da burada hatırlatmak gerek)

Kemal Kılıçdaroğlu’nun kazanması halinde sosyal bir patlamanın dile getirilmesinin yaratacağı endişe kırılgan bir ekonomi ve bölünmüş bir toplumda onarılmaz krizlere neden olabilir. Alevi ve Ermeni bir Cumhurbaşkanını Türk – Sünni zemine oturtulan devleti yönetecek olmasının nedenleri arasında yüz yılı aşan bir yönetimsel pratiğin var olduğunu da düşünmek gerek. Turgut Özal gibi bir Kürdün Cumhurbaşkanı olması Türkiye’nin kodlarında değişime neden olmamıştır. Ancak Dersimli Alevi Kılıçdaroğlu’nun bu kodları değiştirme ihtimali var. Alevi bir Cumhurbaşkanının seçilme olasılığının güçlü görünmesinin nedeni Türk – İslamcı – Sünni yönetimlerin tüm varyasyonlarının denenmiş olmasıdır. 

Mustafa Aksoy hakkında 25 makale
Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesinde yüksek lisansını tamamladıktan sonra Türkiye’de ‘Ana Akım Medya’nın Dönüşümü’ üzerine başladığı doktora eğitimine devam etmektedir.

İlk yorum yapan olun

Bir Cevap Yazın