
Millet İttifakı’nın Akşener’in masaya dönüşü ve Kılıçdaroğlu’nun mutlak zaferine eşlik eden adaylık ısrarıyla doruğa ulaşan coşkusuna henüz Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan bir yanıt, bir karşı hamle gelmiş değil.
Bu hamle henüz gelmese de CHP lideri ve Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu HDP ile görüşmeye hazırlanıyor.
Fakat bu görüşmenin niteliği hem ittifak hem de HDP açısından kritik.
Keza Millet İttifakı’nın son yayımlanan protokolü oldukça kapalı; boşluğa yer bırakmayacak şekilde her alanı doldurulmuş görünüyor. Bu açıdan Kılıçdaroğlu’nun HDP’ye salt “Erdoğan karşıtlığı” üzerinden yaklaşması kendi içinde sorunlu.
Siyaset yapma kapasitesi her ne kadar Selahattin Demirtaş’ın mahkûmiyeti ile sınırlansa da HDP, Millet İttifakı ile görüşmesinde koşulsuz bir desteğe yanaşmayacak bir siyaset yapma geçmişi ve pratiğine sahiptir.
Öte yandan 7 Mart’ta Fatih Altaylı’ya konuşan İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, HDP desteğini kısıtlayacak, HDP’nin bu konudaki motivasyonunu kıracak bir açıklamada bulundu:
“Bizim olduğumuz masaya HDP gelemez, hiçbir şekilde bakanlık verilemez. ancak CHP, HDP ile görüşebilir”.
Kılıçdaroğlu’nun adaylığını ilk tebrik eden partinin, bütün olarak Millet İttifakı ile diyaloğunu salt parti düzeyine, CHP’nin görüşebilmesine indirgeyen Akşener’in bu tutumu muhalif kamuoyunda “HDP de var” şeklindeki algıyı ters yüz edebilir.
Nitekim Kılıçdaroğlu’nun HDP ile görüşmesi tek taraflı bir destek beklentisinden çıkacaktır. CHP liderinin HDP desteğine karşılık önerebilecekleri Akşener’in açıklamaları bağlamında oldukça kısıtlanmış, hatta içi boşaltılmış görünüyor.
Elbette Kılıçdaroğlu’nun HDP ile görüşmesinde farklı bir tutumla da karşılaşma potansiyeli bu açıklamalara rağmen varlığını sürdürüyor. Fakat kendisini neredeyse dağıtacak bir krizi yeni aşmış ittifakın bu potansiyeli doğru şekilde değerlendirip değerlendirmeyeceği şüpheli.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hamlesi bu doğrultuda beklenmedik bir seyir izleyebilir.
Pragmatik politika yapma biçimiyle öne çıkan ve bunu iktidarının her döneminde bir şekilde yapmayı başarabilen bir profil çizen Erdoğan, Millet İttifakı’nın coşkusuna HDP’yi yanına çekerek bir karşı hamleyle yanıt verebilir.
Bu hamlenin imkânı Cumhur İttifakı’nda hâlâ mahfuz.
MHP lideri Devlet Bahçeli son grup toplantısında, her ne kadar “Beyaz Torosları tebrik ediyor” şeklinde muhalif kamuoyunda karşılık bulsa da kendi konumu açısından, HDP’li seçmene kapıyı kapatmayan bir söylem ortaya koymuş görünüyor:
“Bize göre Amed diye bir yer yoktur, Amedspor diye bir kulüpten de bahsedilemeyecektir. Bursaspor taraftarlarını buradan selamlıyorum. Milli duruşlarından dolayı tebrik ediyorum ancak küçük bir azınlık olan terör yandaşlarının stadyumu tahrik etmesi, Kürt kökenli kardeşlerimle olayların ilişkilendirilmesi cinayettir. Bursa nasıl gözbebeğimizse Diyarbakır da öyledir. TFF’nin aciz kaldığı hususunda yaygın kanaat ve görüşlere kulak verilmeli. Oyuna gelmeyeceğiz, huzurumuzu kaçırmaya çalışanlara fırsat vermeyeceğiz. Bu ülkenin başına ne gelmişse, milletimiz hangi badire ve belalara uğramışsa küçük politika ve küçülmüş politikacılardandır”.
Siyasette istikrarlı bir şekilde dışlayıcı ve olumsuz söylemleri gündeme getirmek zaten kritik bir eşiğe ulaşmış politik polarizasyonu daha da derinleştirmekten fazla bir işe yaramayacaktır.
Siyaset yapmak, müzakereleri daha baştan kesintiye uğratan “kırpılmış söylemleri” bütünsel bir algıya çevirme eğilimiyle mümkün değildir.
Dolayısıyla MHP liderinin açıklamalarında, salt Amed ve Amedspor’a dair ifadeleri ve “Millî duruş” tebriğini öne çıkarmak belirli politik konumları haklı çıkarma uğraşından fazlası olmayacaktır.
Keza Bahçeli’nin konuşmasını, MHP konteksi ve MHP’nin değerler silsilesi içinden ele almak gerekiyor. Bu ilke bütün partiler için geçerlidir keza. Bu açıdan parti liderlerinin söylemlerini müzakereyi kapatan bir perspektiften ele almak yerine müzakereye imkân tanıyan hususlarından irdelemek önemli.
MHP liderinin Amed’e dair ifadeleri muhalefetin ana akımı açısından şaşırtıcı olmayabilir, fakat devamında dile getirdiği ve dışlamak yerine, birliktelik mesajı veren söylemi bir imkân olarak işaret edebiliriz.
Her kesimin pragmatik olmaya çalıştığı seçim atmosferinde bu çok daha mümkün.
Bu imkân dâhilinde Erdoğan, HDP desteğini alabilecek bir hamle gerçekleştirebilir. Bugün saat 14.00’te bir araya gelecek Cumhur İttifakı ortaklarının ana gündemlerinden biri HDP ile ittifakın koşulları ve bu koşullara dair imkân olmalıdır.
HDP desteğini alacak bir AK Parti’nin, bu desteği kendi içinde ve politikaları bağlamında liberalleşme fırsatına dönüştürmesi gerekir.
Böylelikle bu devletin hem Türklerin hem de Kürtlerin devleti olduğunu ispatlayacak bir sürecin de önü açılabilir.
AK Parti, Millet İttifakı’nın Kılıçdaroğlu isminde yarattığı coşku karşısında kendini yenileme cüreti göstermeli.
Bir Cevap Yazın