
Birinci Dünya Savaşı sonrasında Doğu Avrupa’nın “sınır boyu” ülkelerini hem Doğu, hem Batı’dan gelecek tehditlere karşı Polonya merkezinde birleştirmek isteyen Josef Pilsudski’nin “Intermarium” (Denizlerararası) projesinin modern versiyonu olan Üç Deniz İnisiyatifi, Baltık, Karadeniz ve Adriyatik’in altyapı projeleri, ticaret anlaşmaları ve siyasi hamlelerle birleştirilmesini öngörüyor. İlk olarak 2016’da yapılan bir forumla karşımıza çıktı, Avusturya, Bulgaristan, Hırvatistan, Çekya, Estonya, Macaristan, Letonya, Litvanya, Polonya, Romanya, Slovakya ve Slovenya’yı içeriyor. 2019’da Üç Deniz İnisiyatifi Kalkınma Fonu resmi olarak kuruldu ve bu ülkelerin kalkınma bankaları resmi sponsor oldular. Ancak arka planda ABD ve Almanya bu projenin banisi olarak görülüyor.
Projenin amacı, Avrupa’nın özellikle Doğu kısmındaki Doğu-Batı ekseninde uzanan yatay altyapısını değiştirip, Kuzey-Güney yönünde uzanan bir ulaşım ağı yaratmak. Ayrıca güvenlik alanında işbirliği hamleleri ve dijital alt-projeler de proje kapsamında. Çin’in Tek Kuşak projesine ve Rusya’nın bölgedeki enerji tekeline karşı geliştirilen bu proje kapsamında ciddi altyapı çalışmalarının konseptleri belirlenmiş durumda. 2022 Haziran’ında Riga’da yeni bir zirveyle somut hamlelere başlanması bekleniyor.
Projenin ilan edildiği dönemde Belarus, Batı’ya olumlu sinyaller vermişti, ancak Rusya tarafından engellendi. Baltık-Karadeniz suyolu projesiyle de birleştirildiğinde Rusya’nın enerji tekeline ciddi bir tehdit oluşturuyor. Limanların birleşmesi ve demiryollarının yapılmasıyla, likit doğalgazın daha düşük navlun masrafıyla erişilebilir bir alternatif olması projenin en önemli amaçlarından biri. Bölgedeki demiryolları, tarihi motifler nedeniyle bölgeyi Rusya ile yatay eksende bağlıyor, eksenin dikeye çevrilmesi Baltık, Karadeniz ve Adriyatik limanlarını birbirine bağlayacak.
Ukrayna savaşının akabinde Üç Deniz İnisiyatifi ayrı bir önem kazandı. Bölge ülkelerinin altyapı, ticaret ve enerji alanlarında Rus bağımlılığından kurtarılması için NATO üyesi ülkeler de projeye maddi ve siyasi destek vermeye başladılar.
Türkiye bu proje kapsamında hem ekonomik, hem siyasi çıkarlar elde edebilir. Altyapı inşaatı alanında inkar edilemez tecrübesi ve “know-how”u olan Türk inşaat sektörünün, mezkur proje nedeniyle ucuz finansman bolluğu yaşanacak bölgede üstlenici olması, yaşanan daralma sonrasında can suyu olabilir. Üstelik Türkiye’nin ciddi ve etkin bir aktör olarak katılacağı Üç Deniz İnisiyatifi, Karadeniz’in önemini ve ekonomik “verim”ini arttıracağı gibi, özellikle Azerbaycan ve diğer Türk cumhuriyetlerinin Rusya’ya olan altyapı bağımlılığını da azaltacak, bu ülkelerin bağımsızlıklarını daha görünür kılacaktır. Avrupa’nın enerji ticaretinde Türkiye’nin etkinliği, haliyle artacaktır.
Türkiye’nin Balkanlarda olan etkinliği, Üç Deniz İnisiyatifi projesi kapsamında ciddi bir kaldıraçtır. Halihazırda Arnavutluk başta olmak üzere birçok liman inşaatında Türk firmaları etkinlik göstermektedirler. Üstelik enerji bağımlılığı Türkiye için de stratejik bir tehdittir. Türkiye için ekonomik kazanımları aşikar olan böyle bir projeye partner olarak katılmak yahut proje kapsamında Türk firmalarının rol oynamasını sağlamak MASA’nın stratejik önerilerinin başında geliyor.
Bir Cevap Yazın