
Türkiye’nin İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliklerine koyduğu vetoyu kaldırmayı kabul ettiği Madrid zirvesinin gözlerden kaçan bir açıklaması, İspanya Başbakanı Sanchez’den geldi. Sanchez, NATO’nun yeni bir stratejik plan üzerinde çalıştığını ve ittifakın artık Rusya’yı “Tehdit” olarak tanımlayacağını söyledi.
Uzun süredir Rusya’yı “stratejik ortak” olarak tanımlayan NATO, işlevsizlik ve tehditsizlikten ötürü iç çatışmaları engelleyemeyen atıl bir örgüt görüntüsü çiziyordu. İttifak üyesi ülkelerin birbirleriyle çelişen çıkarları ve zaman zaman çatışan tehdit öncelikleri, Putin tarafından da açık ve örtülü operasyonlarla “kaşınıyor” ve ittifak üyeleri ikili ilişkilerde “müttefik” olarak hareket etmiyorlardı.
Bunun en önemli göstergelerinden biri, Türkiye’nin terör kaygılarını görmezden gelen Batılı ülkelerin Suriye’nin kuzeyindeki PYD ve PKK uzantılarına verdiği destek olmuştu. Bu ülkeler aynı zamanda Türkiye’deki PKK uzantılarına sığınma hakkı başta olmak üzere açık ve örtülü destekler veriyor, Kürt sorununun çözümünü engelleyici ve örgütün ömrünü uzatıcı hamleler yapıyorlardı.

Yeni bir tehdit ilanıyla yeni bir soğuk savaşın işaret fişeğini atan NATO’nun bu hamlesi, Türkiye’nin yeniden önem kazanması anlamına geliyor. Hem Rusya, hem NATO üyesi ülkelerle çoğu zaman karşı karşıya gelen Türkiye için bu, artık ittifak üyelerinden eskisi kadar çıkarlarına aykırı hamle görmeyeceği anlamına geliyor. Yeni tehdit algısı döneminde Türkiye’nin bütünlüğü ve istikrarı askeri olarak da önem kazandı.
Bu durum, dış desteğini görece kaybedecek olan PKK ve PYD uzantılarına karşı Türkiye’nin moral üstünlük sağlaması demek. Destek kanalları daralan PKK ve PYD eskiden olduğu gibi yeniden Rus blokuna yakınlaşırsa, müttefikler tarafından da düşman olarak görülecek. Mevcut pozisyonunu korursa, eskisi kadar destek alamayacak. Bu durumda sürekli kaşınan ve kanatılan Kürt sorunu Türkiye tarafından “örgütsüz” bir gelecek vizyonuyla çözülebilir.
Bir Cevap Yazın